yazmaya değecek hersey yaşamaya değmiştir.

yazmaya değecek hersey yaşamaya değmiştir.

11 Ekim 2014 Cumartesi

Annecik ve Kuzucuk Seyahatte

Yaratılış meselesi bu.

Gezmenin G sini duyduğum an kafamda planlar tamam elimde biletler tamam,rezerve oteller tamam,bavullar hazır,ben hazır ve nazır bekleme durumuna geçerim.Bana gezelim mi?Tatile çıkalım mı?Bir yerlere kaçalım mı?soruları çok gereksiz gelir çünkü;cevabı hep EVET'tir.

20 aylık bir anne olarak bu yaratılış durumum elbette değişmedi ve ben planlarıma minik oğlumu da ekleyip her fırsatta gezmeye devam ediyorum. Yalnız bu gezmeler, free seyahat takılmalarından farklı olarak Anne seyahatlerine dönüşüyor. İşte anneyseniz, minik bir yol arkadaşınız varsa ve herşeyin en iyisi olsun diyorsanız Seyahatnamenizde yer alacak olmazsa olmazlar.

Öncelikle bebek ile seyahatte bir kaplumbağa olacaksınız.Eviniz,bebeğinizin evinizdeki güveni,rahatı yakalaması için çantanızda taşınacak ki bu ilk şart.Ona ait olan çantanızda,yedek birçok kıyafet yanında,bol bol bez,alt temizleme yan ekipmanları,her tür duruma göre ateş ölçer,ateş düşürücü ilaç,soğuk algınlığı için ilaç,vitaminler,burun aspiratörleri,güneş kremleri,battaniye,yastık,ara öğün olabilecek organik hazır püreler,bisküviler,meyvalar,kremler,şampuan,tırnak makası,mama kaşığı,özel suyu,yedek ayakkabı,otel odasında giyebileceği terlik yada patik,havlu,mutlaka yazlık yada kışlık şapka,kış mevsimi ise eldiven,yagmurluk,puset,puset yağmurluğu,birkaç ilgisini çekecek oyuncak ve kullanım durumuna göre bibereon,emzik(bunlar bizde yok hiç kullanmadı Aras)yanınızda olmalı.

Liste uzunluğu şaşırtıp korkutmasın hepsi minik beyler ve hanımlara göre olduğundan bir çantaya sığabiliyor.Tüm bunları çantaya attıysanız sırada yolculuk var.

Aras henüz 2 aylıkken Ege turu ile başlayan gezi maceralarımızda en konforlu yolculuğun uçak olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.Buradaki ipucu uçağı öğle uykusu yada sabah uykusuna denk getirip,uçak basıncından etkilenmemesi için kalkış ve inişlerde ya memede ya biberonda yada emzikte olması. Eğer minik yol arkadaşınızın uyku saatine denk gelirse uçağa biner binmez uyuyacak ve indiğinizde uykusunu almış yeni maceralara hazır bir şekilde kalkacaktır.Personelin vereceği bebek kemeri ile onu kendinize bağlayıp güvenliği sağlamanız önemli. Uçaklarda alt değiştirmek için bir oda yada bölüm bulamadığımdan binmeden havaalanında bu işi halledip,ikinci değişimi inişe saklıyorum.Yinede değiştirmek gerekirse personel bu konuda size yardımcı olacaktır.Havaalanında pusetinizi uçağın içine kadar götürebilirsiniz.Bavularla birlikte vermenize gerek yok.Yalnız buradaki ek hatırlatmam şu olur ki; pusetler her güvenlik kapısında kapatılarak xray cihazlarından geçiriliyor.Bu yüzden,güvenlikten geçmeden önce bebeğinizi uyutmayın ki,uykusu bölünüp huzursuzlanmasın.

İkinici alternatif Araba yolculuğu. Araba koltukları uyumak için çok konforlu gözükse de belirli bir saatten sonra dönmek yada yön değiştirmek isteyen minik yol arkadaşınızı, mola verdiğinizde arka koltuğa yapacağınız minik yatakta yatırırsanız,biraz sırtı dinlenip yola devam edecektir.Bu yüzden bana göre araba yolculuğunun şartlarından ilki sık mola vermek.Arka koltukta sadece siz ve bebeğiniz olmalı.Çünkü orası hem bir yatak hem bir oyun evi hem beslenme odasına dönüşüp hareket alanınız oldukça kısıtlı olacaktır.Bu da kural iki.Kolay alabileceğiniz bir yerlerde su,peçete,alt bezi,emzik vs bulunmalı.

Son alternatif Otobüs yolculuğu. Uçak bileti bulamayıp son anda karar verip gittiğim bir yolculukta deneyimlediğime göre bebek ve anneye iki koltuk ayrılmalı.Ve mutlaka gece yolculuğu olmalı.Uzun süre aynı ortamda sıkılan bebeğiniz gece uykusunda yolculuk yaparsa rahat ediyorsunuz, eğer uyanıksa üzgünüm ama vay halinize.Oyalayacak enstrümanlar oldukça kısıtlı olduğundan ve sık mola verme ihtimali azlığından bir kabusa dönüşmesi an meselesi.Burada da ilk kural gece yolculuğu.Ve ikili koltuk.Mola yerlerinde inip bir iki nefes alıp ihtiyaç gidermek isterseniz bebeğinize sahip çıkması için mutlaka bir yakınınız yanınızda olmalı.

Yolculuk aşamasından sonra otel kısmına geldiğimizde ise, otel seçiminde mutlaka bebek dostu otel seçmenizi öneririm.bebek yatağı,bebek yemek menüsü,hatta artık birçok 5 yıldızlı otelde bebek ekipmanları yardımı mevcut.

Bebekle yolculuktan çekinmeyin.o da sizin kadar bu tatile istekli.Birlikte aile olmanın tadı ile yol alın..Bu tatil ve bu yolculuk sizin için harika anılar ve eşsiz deneyimler demek.Bol bol gezin,ama ilk işiniz her zaman bebeğiniz ve onun güvenliği olsun..

şimdiden iyi yolculuklar...     

5 Haziran 2014 Perşembe

Missss gibi çilek reçeli

Her kahvaltida yermiyim? Hayir..
Olmazsa olmazim midir? Hayir..
Peki her sene yapmazsam rahat eder miyim? Elbette Hayirrrrr..
O benim vazgecilmezim, evimde pismesi ile huzur buldugum, kokusuna asik oldugum, canim cicim biricigim...Cilek Recelim...

Yine bu sene de recelim hazir. Artik oglumda buyudugu icin  bu sene recele bir ortagimiz daha var.

Instegram hesabimdan pisirme asamalarini paylasirken cokca tarif isteyen oldu.Cok buyuk puf noktalari yok, herkes gibi yapiyorum..Iste boyle..

1 Kilo cilek icin pratik bir tarif  verecegim.
Cilekleri ayiklayip,yikiyoruz.
Cilekleri tencereye aliyoruz.toz sekeri cilekler gorunmeyecek sekilde dokuyoruz.Takribi olarak 1 kiloya yarim kilo seker gidiyor.Bu sekilde 1 saat kadar bekletip altini yakiyoruz.Kaynamaya basladikca beyaz beyaz kopukler yukselecek.Bu kopukleri bir tahtakasik yardimiyla aliyoruz.Bu sekilde bir iki kez kaynadiktan sonra, indirmeden yarim limon sikiyoruz.Iste recelimizi hazir..Kavanozlara alip, ters cevirip soguyana dek ters bekletirseniz uzun sure kavanozda bozulmadan kalir. Evinizin mis gibi kokusu yaniniza kar kalir ve artik Cilek receli sizin icin vazgecilmezdir. Sadece kahvaltida degil,tatlilarda,dondurmada sos olarakda kullanabilirsiniz..Afiyet bal seker olsun...




4 Haziran 2014 Çarşamba

bebeklere ozel kek

Aras büyüyüp damak tadi gelistikce, kimi zaman beslenmenin haricinde tat almak ya da oyalanmak icin  birseyler atistirmak istiyor. Ve borek kek turu seylere bayiliyor. Bir iki kez kendi yedigimiz keklerden verdikten sonra, bu atistirma isini nasil daha besleyici hale getiririm diye dusundum.Biraz arastirdiktan sonra keciboynuzu unu ile(bazi yerlerde tozu olarak geciyor) tanistim. Keciboynuzunun kendisinin, pekmezinin mucize yaratan faydalarini biliyordum da, tozunu ilkkez duymustum. Bildiginiz kakao.Goruntusu tatli tadi kakaoyu animsatiyor. Ve bu da kakaolu yiyeceklere bayilan cocuklar icin perde arkasinda faydalimi faydali bir iksir oluveriyor.Onlar atistirirken besleniyor, lezzetli lezzetli yerken sizinde icinizin yaglari eriyor.

Gelelim tarife..Bu tarifi istediginiz sekile cevirip malzemeleri gonlunuzce degistirebilirsiniz.Ben denedim,hosnut kaldim ve paylasiyorum.Keciboynuzunun yada taifte gece  herhangi bir urunun alerjenligini test etmedim benim bebegime uygun geldi, sizde boyle bir supheniz varsa once ufak bir parca tattirip yedirin, yada yedirmeyin..Aman herneyse ben deneyimimi yazdim, ister yedirin ister yedirmeyin :)

KECIBOYNUZLU BEBEK KEKI

1 CORBA KASIGI KECI BOYNUZU
1 SU BARDAGI SULU YOGURT
1 ORGANIK YUMURTA
YARIM  CAY KASIGI KABARTMA TOZU
YARIM CAY KASIGI VANILYA
YARIM CAY BARDAGI ZEYTINYAGI
1 CAY BARDAGI ESMER SEKER
2 CEVIZ
YARIM CAY BARDAGI KURU UZUM
ALABILDIGINE ORGANIK TAM BUGDAY UNU


kuruuzumleri cekirdeklerinden ayirip minik agizlarina gore ufaltin,cevizleri peynir rendesi ile rendeleyin,tum  malzemeyi karistirin.Ustu kabarip, catali batirdiginizda catala kek bulasmayincaya kadar pisirin...Kan olsun Can olsun Afiye tolsun tontislerime..






31 Mayıs 2014 Cumartesi

ipin ucu kacarsa.

Ne olur? Cok basit..düğüm olur.

Birini aramazsan uzun zaman birdaha arayamazsin, birini kutlaman gerek ve kutlamadiysan zaman gectikce kutlayamaz,ya da farkli bir dilekte bulunamazsin.Sanki ooo bu zamana kadar aklin nerdeydi diyecek gibi gelir, bir stres bir gerginlik.Zaman aktikca yapman gereken ama yapamadigin o konu seni boğar, yüzleşmelisin belkide ama sanmaki kolay..

Ahh işte tamda bu durumdayim...Hergun bilgisayar basina geciyorum ama elim gitmiyor..yazamiyorum..Kacirdim ya ipin ucunu, düğüm oldu cozemiyorum.Ama Arasin öğle uykusunu uzatmasini bahane edip aldim klavyeyi önüme, ne olacaksa olsun yeter artik dedim..

Blog isi ne oldu ,hayirdir sikildinmi, ne o yazmiyormusun diyenler..Utana sikila yazmaya basladim iste.Neden ara verdim.En guzel gazimi almis yazdigim donem Aras ateslendi hastanede yattik sonra dogumgünü telasi,alisverisler,konsept tamamlama telaşi..oglumu kral yaptim ilk dogumgününde.O benim miniminnacik kralim.Ömrü uzun, hayati krallar kadar rahat olsun diye.

Konseptimi fikir olur diye yazacagim.Söz...kaçmak yok...

Çok beklettigim için kendimden,kelimelerimden,klavyemden ve beni okuyan gozlerden ozür diliyorum...

18 Şubat 2014 Salı

her ayrilik bir vurgun..

Bu bir ayrilis hikayesi degil bu bir sarilis hikayesi..

Calismanin en zor yani neydi bir hatirlayalim.Hedefler, butceler, performans, anlayissiz, kati hatta insanliktan nasip almamis yoneticiler,dedikoducu arkandan is ceviren mesai arkadaslari,az  maas, gelmeyen terfi,uzun yol,odenmeyen yol parasi yemek parasi,uzun mesailer,haftasonu calismasi...yaz yaz yaz bitmiyor..hangisi zor..hicbiri..is hayatinin en zor yanini henuz gormediyseniz bu seceneklerden bir veya birkaci icin evet bu dediniz bile..

Calisma hayatinin en zor yani Anne olmaktir. Anne olduktan sonra o bagimli olarak yasadiginiz minik varligi ve kokusunu magbedinizde birakip kurtlar sofrasina tek cikmaktir.Aylarca karninizda sonra kucaginizda tasiyip iki kisi yurumeye alismissaniz ilk gunler yolda yururken bile dengeniz sasabilir.Ama yikilip dusseniz bile  caniniz kalbiniz kadar acimayacaktir emin olun.


Bu yaziyi ,bu sureci acisiz gecireceginize inanmak adina okuyup rahatlayip bitireceginiz konusunda iyi haber veremeyecegim size.Bu ancak sacma bir vaad olurdu. Simdiden soyleyeyim;caniniz yanacak, vicdaniniz yuzyildir uyuyan bir dev gibi hortlayip sizi bogacak..Ama sakin olun. Anneyseniz eger, bu duygu size pek bir tanidik. Zaten hayatinizin her kismi ona yetememek sikintisi vicdani ile gecmiyormu? Ne yapsaniz olmuyor gibi geliyor hep daha iyi hep daha fazlasi icin cabaliyorsunuz.Bu da o cabalardan biri. Ona daha iyi bir yasam verebilmek adina onu emin ellere teslim ediyorsunuz.

Uzmanlar ilk 3 yil bebege annesinin bakmasini oneriyor. Bu cumle dannn diye yuzunuze  carptiysa sakin olun.Guvenilir,annesi kadar olmasada ona ayni onemi verecek, kendini mutlu hissetirecek birileri varsa sorun yok. Onun ihtiyaci olan pamuklara sarilmak..Annesinin kanadi en cok istedigi ama olamiyorsa, en yakinini bulmak gerekiyor. Tanidiginiz, gercekten sevgi dolu bir bakici, ona bir teyze abla olabilir,anane babane ise sefkatle onu sarmalayabilirse; iciniz  cok daha rahat olur.Ardinizdan garip kalmadigini ayni sartlari yasatacaklarini bilirseniz bu sizi epeyce huzura erdirebilir.

Dunyanin en sevecen ananesi babanesi bakicisi da olsa, o yoklugunuzu farkedecek ve geleceginiz,kokunuzu alacagi zamani iple cekecektir.

Ozellikle 1 yasindan sonra bu ayrilislar daha bir zorlasacaktir.Cunku artik anneyi ayirt ediyor,varligini yoklugunu anliyor bebeginiz.Peki bu ayrilis surecini en az hasarla atlatmak icin yokmu tavsiyeler? Var elbette.

Beni bilenler  bebegime dogdugu andan itibaren birey olarak baktigimi da bilirler.Minicik bir bebekken burnunu temizleyecegim zaman aspratoru gosterir;bununla burnunu temizleyecegim biraz rahatsiz olabilirsin sakin korkma diye anlatirdim.Bunun gibi birilerinin arkasindan aglamamasi gerektiginide ona ogretmeye  calistim ve ogrettim sanirim. Bunun iki yontemi: gideni ugurlamak, geleni karsilamakti benim icin.Kapi  caldiginda, zil sesi duyuldugunda evde bir sevinc havasi yaratip kosss kim gelmis bakalim diye kapiya sevincle kosuyoruz.geleni cosku ile karsiliyoruz,gidene mutlaka el sallayip byebye yapiyoruz.nasil cikiyorsa kapidan oyle girecegini biliyor.Bende bir yere cikacaksam mutlaka vedalasip anlatiyorum.byebye yapiyorum.Gittigimi gormesini sagliyorum.Bir seminerde gozukmeden ortadan kaybolmanin cocukta sevdiklerini aniden kaybetme korkusu olusturdugunu okumustum.Gittiginizi bilmezse sizi arayacak, yok oldugunuzu dusunecek,ve geri gelip gelmeyeceginizi  bilemeyecek. Bu yuzden ise giderken,isten gelirken bir veda ve kavusma ritueli belirlemek isinize cok yarayacaktir.onu gulduren bir veda bulun.siz cikarken o gulmeye devam etsin.Donuste yine bu kavusmayi kutlayin,o kavusma anini beklesin gun boyu.

Sirtinizdaki sucluluk duygusunu hafifletse de tamamen gecirmeyecek bu soylediklerim.Ancak bazi hislerin ilaci yoktur,aciysa cekilecektir ancak hafifletilebilir.

Ha bir de beni unuturmu diye dusunenler olabilir.Gece oldugunda giden gunes' i unutmayip nasil sabah olsa da icimi isitsa diye bekliyorsaniz,her karanlik soguk gunde gunese daha cok ozlem duyuyorsaniz bebeginizde gunesini bekliyor olacaktir.

Evde ona giderken mutlaka sizi hatirlatacak birsey  birakin.Anne gitsin gelince bunu takacak diye kafanizdaki tac olabilir,toka olabilir.Gelince alip takin mutlaka ki ,anlamasi pekissin.Yaşi sizi anlamaya yetiyorsa ona gorev verebilirsiniz.Ben gelene kadar haftasonu gitmek istedigin yerin resmini yap gibi.

Okuduklarim dinlediklerim ve kendi deneyim,ongorulerim ile verebilecegim yegane tavsiye;onu kandirmayin.Gidip mutlaka doneceginizi 3 yasindaki cocugada 7 aylik bebegede anlatmanin icgudusel yollari var mutlaka.Durust olun, onunla selamlasin,vedalasin.Sucluluk duygusunun sizi esir alip isleri aglak bir boyuta tasimasina ve bebeginizi ardinizda caresiz birakmasina izin vermeyin..



16 Şubat 2014 Pazar

bugun ne yaptin? hiiiiccc!!!!

Yillarini calisma hayatinda gecirmis, 15 yilda en fazla ustuste 2 hafta izin yapmis,ondada evde durmayip gezmis tozmus,bu dunyayi elinde ters tutmus bir kadinin ev kadini olma yolunda zorlu dikenli yolu... alismak zor ve inanin calismaktan daha zor.

Ogluma hic degilse ilk bebeklik ve ilk  cocukluk evrelerinde bakabilmeyi  cok istedim hayal ettim,sonunda karar verdim istifa ettim.Ve bundan bir gun  bir dakika bir saniye dahi pisman olmadim. Mutlulugun nirvanasi onun ber sabah uyanisini gormek, tum gun dipdibe olma,her gelisimini birebir takip etme,iki bedende bir kalp olabilmektir.Insanin herzaman  bir  bebegi olmuyorki.Bizim gibi calisan,maasli gecinip gayesi  cocuklarina iyi  bir gelecek olan,yilda 1-2 kez tatile cikmazsa hayata kusebilen,kredi karti seven,kredi seven ama  borcunu bir gun geciktirse uyuyamayan,sosyal,adil,halktan tipler icin  bu ancak 1 yada 2 kez olur.Sonra minik bebekler buyur,cocuk olur,sizde,hayatin kaldiginiz yerinde.

Iste  ben bu anlari kacirmak istemedim, is hayatima sanirim en iyi ihtimalle 2 yada 3 yil ara verdim.Verdim vermesine de, bu yeni sifatima pek alisamadim.Ha pardon bir degil iki sifatim oldu.Birine oyle alistimki sanirsin dogustan anneyim ya da anne olmak icin dogmusum daha iyi bir ifade.

Benim alisamadigim ev hanimi sifati.Neden mi?Cok agir is migirim,vallahi cok agir.Ne pirimi  var ne fazla mesaisi ne ogle yemegi ne de 15dk molasi.Evet bildiniz,haftasonu tatili de yok. Hem anne hem ev hanimi olarak annemin degerini iki kat anliyorum.

Beceriyorum becermesine ama,gorev tanimi yok bu isin,zor kismi o. Anne olmak dolayisi ile zaten  bebegin,cocugun bakimi,yemegi,kakasi,oynamasi,okulu,odevi, uykusu,gece uyanmasi,ustu basi ,hastaysa bakmasi,aglasa annesssiiiii diye seslenilip ilk yardimi hep sizde.Bunun disinda evin temizligi,yemegi,kahvaltisi, ekmek yokmu,yemekte pilav ne pilavi,(hayir pilavi hangi ara yaptin diyende yok),kazagim yikandimi, corabim nerde,aksam misafir geliyor,kekmi borekmi,ampul vardi nerde,kontrol kalemi nerde,bu fatura neden boyle yuklu,bu makinayi kim bozdu,bu elektrigi napiyosun,aksama ne yemek var,masada  bi parmak tozmu var,e  hadiii bi sen hazir diilsinler..hepsi bu ev haniminin yazili olmayan ama halk icinde genel gecer kabul edilmis gorev tanimindaki cumlelerden.  Kimse alinmasin bir ev hanimi olarak soyleyeyim,ev hanimligi evde bos isler mudurlugu.Ama o anladiginiz anlamda degil.Bos..neyapsak bos.gozukmuyor.Aksama kadar bir dk oturmuyorsun ama ne yaptin butun gun evdesin diye bir cumle varya hani,o zaannk diye carpiyor adamin yuzune.Sonra dusunuyosun ne yaptin? Harbiden dise dokunur  bir cumle cikmiyor yaptiklarindan..sinir oluyorsun.

Halbuki saat 7 de,ise gidenlerin  cogunun alarmi otmeden minik alarminin sesi ile basliyorsun mesaiye..alt degis giydir kahvalti hazirla, yataklari topla bebegide oyala bu arada aglamasin,hadi kahvaltiya yumurta pismis.oyna binbir saklabanlik yap anca yedir,kendi ozgurce yesin diye doktuklerini topla,mutfagi topla,atarsan agzina iki lokma bisi at,aaaa saat 10.00, hadi oynayalim diye bakan bebeginle oyuna basla, hmmm dur bi camasir koy o sirada,makina dönsün.Bebegin altini degis,mizmizlaniyor uyut,saat 11.00,uyurken yemegini koy ocaga,wc lavabo temizle yada toz al uyurken,corbaya bak pismismi? Aa uyandi saat 12.30.hadi yemek yedir aguli gugulii aaaa bak ucak geliyooo,hadi ozguruz ye kendin batti heryer,temizle topla saat 13.30 hala mutfaktayiz.Makina bitmis asalim,atti atti disari istiyorsun zaten markete gitmek lazim,hazirlan,o sirada cekmeceleri bosaltsin sen topla,ustunu cikar o pirize gitsin dur bebegimm diye kos, o gitsin sen getir,giyin,binbir guclukle onu giydir,kapinin onune gel.ayakkabini giyerken o iceri kacsin cikar git al yine kacsin sonunda cikin azicik parka gidin kendi kayamaz hop kaydiraga kaldir koy hop salla,hadi markete.sanki yaninda 3 adaminla gitmis gibi yuklen marketi,cocuk arabasi ile ite ite bi elin posetten morarmiscasina hirsla tasi.karinca gibi hergun tasi tasi.eve gel saat 16.00.parkta meyva yogurt bisiler yemisti.el yuz yika giydir uykusu geldi uyut.o uyurken azicik netemi gireyim yok yemege basliyayim kalk yemek koy,sonra utulenecekler dagindan birkac utu yap,ama tam hizini almisken uyansin,agliyor kossss..ha bu arada bulasik makinasi calistir,su bitmis su soyle, aidati isteyen kapiciya aidati ode,parka giderken bankaya krediyide ode,neyse bebegini yikaman lazim saat 18.00 yika o kacsin sen kovala,kurula giydir,acikti yemek yedir,kapi caliyor babasi geldiiii..OHHH biraz tutsa ne yapsam wc mi girsem uzansammi tv mi baksam ama acikmis baba,yemek hazirla,yemek yesin,masa topla dus alacakmis bebegi yine sen tut,isten gelmis ama yorgunmus annesiiiii seni istiyomus,al mizmizlaniyor zaten uyumak istiyor,hadi uyuyalim pijama giyelim evet filde uyuyacak evet mirmir baligidaa eee eeee evet annede uyuyacakk..uyu melegim iyi geceler..saat 21.00

Cay koymustun getir biraz arada yaptigin tatlidan e bunu hangi arada yaptin  ben yazmamisim ama yapmissin helal,kocana da vakit ayir sor gunu nasil gecmis,dizi de basladi olsun iki muhabbet et..
Eeee cnm ne yaptin isyerinde bugun..
sorma o geldi bole dedi bu geldi bole dedi o yonetici bu elemana bunu dedi bende sinirlendim cok gerildim,oglen sunla yemek yedik sonra suna gulduk.ole ya bildigin gibi..eee canim sen ne yaptin?
................ ben?ben mi?? Ne yaptim ben bugun ya..ne diyeyim adama tek tek sayicammi.yok cok yorgunum..buldum cevabi..
hiiiccc napim be cnm..hiicc mi...yok arkadas erken emeklilikten yararlansin bu ev hanimlari.icinde temizlik olmayan  normal bir gun bu..ve sonu hicclik..bosluk..demedimmi bos isler diye..offf yoruldum,bir suru isim var oturmus size yaziyorum,hadi ben kaciyorumm..Havlunu yikadim  canim dur yenisini getiriyorummmmm....


14 Şubat 2014 Cuma

ozgurum zekiyim

Pamuk prensim gün geçtikçe  büyürken bende her yaptiğina hayran hayran bakip bugünde bunu yapti  şunu yapti diye gururla gezer oldum. Onun her gelişim gösterdiği hareketi,bazi seyleri ne kadar dogru yaptigimin bir kaniti sanki..


Özgürlük gelisimin ilk etkeni..Özgürse daha cok ogreniyor daha cok merak ediyor.Bu konuda bazen esimle,bazende annemle ters dusuyoruz. Ya ama bak ustunu  islatti verme sulugunu eline diyor, iyide ustunu islatmazsa su icmeyi ogrenemez diyorum,aman kizim  cikarma disari usur diyor annem, havada gunes var bu d vitaminini kaciramam yoksa bagisikligi gelismez diyorum..Sakinmakla savsaklamak arasindaki cizgi degil bahsettigim.Aksine fazla onemsemek.Herseyi onun icin yapmak. Ben havada yagmur yoksa ogluma hergun oksijen aldiriyorum.Hic birsey yapamazsam aliyorum kucagima iniyorum sitenin  bahcesine iki tur atiyorum, kedilere baktiriyorum,ellerinden tutup yurume alistirmasi yapiyorum 10 dk bile olsa bu hava almalar, uykusunu dahi etkiliyor.


O bebek aman bozar aman doker sacar diye mahrum ederseniz onu, bu dunyayi kesfedemez.Minicik parmaklari ile onune koydugum yiyecekleri alip once  bakti sonraki gunler mincikladi,yere atti ama sonunda agzina goturdu. Simdi ne versem onune kus gibi git git yiyor doke saca.sonra minik el supurgesi ile cekiyorum.Ama merakli bidik dururmu ?o da istiyor veriyorum eline,vin vinn cekiyor hem oyalaniyor hem hevesini aliyor hemde ögreniyor.Cisimleri eline aliyor nasil ses cikariyorlar bakiyor.


Odasini gunde 3-4 kez topluyorum ama o oyuncaklari dagitmayi seviyor.Sadece oyuncaklari degil heryeri..Ama dagitip firlattikca oyle oynadigini anliyorum 11 aylik bir minik bebege duzenli oynamayi ogretmeye calismak sadece beyhude bir caba olur.Yatagindaysa yatak basindaki oyuncak, krem ne varsa, mama sandalyesindeyse eline gecen ne varsa yere atiyor. Bel fitigi olmadan bu donemi atlatirsam iyi.



Gunde 3 yada 4 kez ust degistiriyorum.minicik bi kismida kirlense;lekeli,islak kiyafetle tutamam onu. Evde ikimizde olsak leke olmus bir giysiyi cikariyorum hemen.Zaten cok cabuk buyuyorlar ne zaman giyecek giysin cesit cesit istiyorum,Temizlik koksun bebek koksun hep.Dogdugundan beri kiyafetlerini ayri ve bebek deterjani ile yikiyorum ve  buna cok onem veriyorum.Hem alerjen bakimindan hem kansorojen hem de "kokojen"bunu ben uydurdum koku acisindan demek :) mis gibi bebek kokuyor yikadiklarim oglumu hatirlatiyor giysileri.


Oyun oynuyorum onunla minicik bebekliginden beri.En eski oyunlarimiz, ayna ve saklambac. Bence en cok zeka gelistiren oyunlarin  basinda geliyor bunlar. Aras dogdugundan beri cevremdeki herkes aman aynaya baktirma,aman aynadan uzak dur melek kacar seytan gorur hurafeleri ile laf kalabaligi yaparken ben oglum daha birkac gunlukken tanistirdim kendi goruntusu ile.Kendini tanidi gun gectikce arkasinda salladigim eli ahnadan gorup kafasini cevirip elime bakti, yada sacini tarayinca aynaya donup kendine bakip el cirpti.Biliyor ki o bir yansima.kendi yansimasi.Yatagimin karsisindaki dolabimin ayna kapli olmasi avantajdi belki.Yani bebegim ayna ile cok sey ogrendi.


Altini degistirirken baslayan, yuzumuze bisi kapatip cee eee ile gelisip masa altlarina saklanip bulma yonetimi de diger gelisimi etkileyen oyunlardan. Bir oyuncagin uzerini  kapatip yok dedigimde ilk zamanlar yok oldugunu dusunuyordu simdi orada oldugunu biliyor.Ve cok zevk aliyor.


Son gunlerde de hayvanlari taniyor.Parkta bahcede kedileri kopekleri taniyor.Evde kahvaltisini yaptiriken mutfak camina ekmek koyuyorum martilar geliyor.Hergun kuslarda mama yiyor diye diye hem yemek yediriyorum hem kuslari izleyerek sasirmasina sahit oluyorum.Bu arada bu martilar alisiyor yemek vermeye,ve size. Bu sabah cama tak tak gaga attiklarinda yerimden firlayinca korkuyla, bize nekadar alistiklarini da anlamis oldum.


Cok sakin uysal bir bebek olan oglum bildigin  bir yaramaz olma yolunda ilerliyor.Ama mutlu bir bebek, huysuz degil.Akliyla fikriyle kesfetmekse bu dunyayi yaramazlik, varsin yaramaz hasari olsun,birakin ozgur olsun. Eviniz hep duzenli kalir,kirlense temizlenir ama bebeginizin bu gelisim gunleri birdaha gelmez.Sabredin, kendinizi minik bebisinize verin.Bir reklamda dedigi gibi "kirlenmek guzeldir".Dagitmak  da guzeldir. Cunku ogrenmek kesfetmek bir muzede degil karman corman bir ormanda, bol karistirilacak sey olan kucuk bir cekmecede olur..Birakin ozgur olsunlar birakin kendilerini bulsunlar..

9 Şubat 2014 Pazar

mazinin jenerigi


Bu yazıyı 2007' de yazmıştım. Gazeteport tan takip edenler anımsayacak...okudum yine bir daldım gittim..hazırsanız dalıp gidelim birlikte..



Sen hep beni mazideki halimle tanırsın..Hala bilirim, aşk ile bekler, inanırsın...


Bu sözler kalbimi o kadar çok acıtıyor ki..Hep aklımda kalan hali ile hatırlıyorum gidenleri. Hep inanıyorum herşeyin eskisi gibi kaldığına..Bir filmin “son” dediği yerde kahramanlar kalır ya jenerik yazılarının altında; “Bunlar bir film, herkes şimdi evinde, bu hikaye de böyle bitti” diye gerçeğe dönmezsiniz hemen. O hikaye akıp gider devam eder yüreğinizde. Adamla kız evlenmişti sonunda. sonra çok mutlu olurlar, bahçıvan da tonton evsahibi ile geçinir gider, anne çocukları ile sonsuza dek yalnız yaşar..vs. Sanki alıp izlesen kaldığı yerden devam edecek gibi. Benim filmlerim de bitmiyor.Yazılar geçiyor alttan, ben ayrılıyorum hayatımın o sinema salonundan ama sanki orada film devam ediyor..Garip bir his..Ve çok hüzünlü.


Hala o eski taşındığım evde yaşıyor sanki eski ben, hala eski banyomda duş alıyor, hala eski komşularımla muhabbet ediyorum zamanın bir köşesinde. Aşure götürüyor annem, kapıdaki ağacımız hala yeşil hala ceviz veriyor. Taksitlerimiz bitmedi de o kapıya gelen taksitçi orada sanki. Lise sıralarımda ders görüyorum bir köşesinde ömrümün hala..Bugün Pazartesi ilk ders Matematik olmalı. Ayşe Hoca topuklu ayakkabıları ile sınıfta tıkırdayarak geziyor. Seninle o sahilde çekirdek yiyoruz, poz veriyoruz fotoğraf makinasına, şimdi gitsem çekirdek kabukları kaldırımda mıdır?


Gidip eski apartmanımın önünde dursam camdan yağmuru izleyen beni görecek miyim? Katillerin kurbanlarını öldürdükleri yere geri dönmeleri gibi defalarca geçtiniz mi benim gibi yitirilenlerin önünden? Bir iz, bir yıkıntı kalmış mıdır diye mi, o eski mutlu benle karşılaşırım diye mi? bilmiyorum..Uzaktan baktınız mı geçmişinize?..Seslenseniz pencereden çıkacak gibi oldumu kaybettikleriniz? Zilin üzerine baksanız hala adınız yazıyor sandınız mı? Yıkıntılarla yıkıldınız mı hiç?


Hala evimizdeki gardolapta saklanmış bekliyorumdur belki seni, gelsen baksan ordayımdır kimbilir. Belki Melis ile hala yol başında buluşuyoruzdur. Ya da gitsem Üniversitenin kantininde yılsonu balosu bileti satıyoruzdur Berna ve ben..Herşey o kadar net ki ve herşey o kadar eskisi gibi kalmış ki aklımda..


Oysa kopup yitirilen deri parçaları gibi, canı kanı çekilince kuruyup kalıyor çürüyor ardımda kalanlar. Her sabah saçlarımı tararken bir kaç tel dökülüyor omuzlarıma. Onlar ile vedalaşma zamanı aslında ne kadar acı bir an..Bugüne kadar benimle yaşamış, benden ayrılan bir parçam.  Kesip attığım tırnaklarım gibi..Tırnaklarımı süsledim püsledim ojeledim ama sonunda gönderdim. Her gidenin bir hikayesi her kalanın bir sızısı oluyor. Gidenlerden ziyade kalanların hikayeleri daha dokunaklı geliyor..Kalan geçmişe sarılıyor, anılarla acısını bastırıyor, kaçamıyor, nefes alamıyor. Umutları da tükeniyor yavaş yavaş, o zaman acısı da azalıyor. Umut her zaman acıya sebep oluyor. Ne zamanki kuruyor kalbiniz umutsuzluktan, o zaman acıda diniyor..


Gidenler arasında en çok özlediklerim hangisi diye düşünüdüm geçen. En çok kimi özledim bilmiyorum. Ölenleri mi? Sağken gidenleri mi? Yoksa yanımda kalıp ta ruhen beni terkendenleri mi? En acısı bence üçüncü olan. Sağken yanındayken seni terkedenler.


Evin içinde sana yabancı olanlar. Artık konuşmayanlar, artık seni seviyorum demeyenler, artık koklayarak öpmeyen, eline sağlık demeyen, takdir etmeyenler. Artık televizyon izlerken, televizyona daha yakın size daha uzak oturanlar, elini tutmayan, sırtını kaşımayan, okşamayan, plan yaparken sana sormayan, koltukta uyuyakalmışken üzerini örtmeyenler..En acısı bu değil mi? Sizi diri diri mezara gömenler.


Ayrılık zordur ölümden, ayrılmadan ruhen ayrılmak da zordur bedenin terkinden..Güzel sesine hayran kalan o değil miydi, şimdi şarkı söyleyince televizyonun sesini açıyor sonuna kadar. Saçlarını okşarken koklardı.,şimdi banyoya saçın dökülmüş diye söyleniyor. Elinden ne olsa yerim derken, en güzel sofralara oturmayıp dışarda yedim diyen o değil mi? Kan kardeş olduğun dostun değil mi, en acı zamanlarında seni terkeden. Hergün telefonda konuştuğun sırdaşın değil mi, aradığında sesini tanıyamayan? Yırtıp attığın resimdeki değil mi, ” onsuz yaşayamam” dediğin..Yitirdiklerin seni ruhen öldürmüş yok saymış olanlar değil mi?


Onların hatıraları daha acıdır. Ne gitmiştir ne kalmıştır. Neye inanacağınızı bilemezsiniz. Gitse gidişine ağlardım, kalsa canıma sarardım dersiniz. Ve şimdi ile uğraşırken dünü bile unutursunuz. Gitgide güzel anılarınız silinir, kalbiniz, hatıralarınız giden ruhu ile birlikte kayıplara karışır. Alışır, insan buna da alışır..Gün gelir anıları kafasında yeniden yaşamaya çalışır. Yaşayabildikleri hep iyi anılardır garip bir hüzün ile, kötü olanlar acıtanlar  çoktan gitmiştir en son kalkan tren ile..Ve bir çok giden gibi onlar da memnundurlar gittikler yerden ki dönmezler, siz filmi sararsınız yine kaldığınız sahneden..


6 Şubat 2014 Perşembe

cips & labne

Bu sabah uyanınca bugünün diğer günlere nazaran ekstra bir afacanlikla geçeceğini anlamıştim.Gözünü açar açmaz yatağın yanındaki komidine tırmanmakla başladı mesaiye.
Uzun zamandır yakınimda oturan annem nerdeyse hergün yardıma gelirken bugün gelmedi.Ve ben bu desteksiz gunde ac kalmam adina yapmam gereken ne varsa onceden yapmistim. Kapici kapiyi caldiginda Aras'i emzirdigimden acamadim, birgun once esim birsey lazimmi dediginde hayir dedim..vs.vs

Sonuç; Aç kaldimmm..Aras'in tum ogunlerini atlamadan sebzesi,eti,yogurdu,meyvasiydi derken bir baktim ki saat meyva saati olmus ben kahvalti edememisim.Evde hazir kek,çikolata tarzi birsüru şey vardi ve tuzlu olarak yiyebilecegim en ufak bir kraker yoktu. Bunlara gelmeden daha yemek olmadigini ekmekte kalmadigini belirtmeme gerek yok sanirim.

Dur oğlum ,ay düşme, eeeg o eeegg yeme, gel mama aç ağzini annem aaaaa, eee eee eee uyu oglum derken başimin döndüğünü farkettim. Baktim tuzlu namina tek sey patates cipsi. Açtim dolabi, çikardim labneyi. Bir cips bir cips daha...Baya iyi gidiyormus.Bu aç günüm bana yeni bir keşif sundu.

Patates cipsi ile labne peyniri deneyin, hatta üzerlerine labne sürüp misafirlere çikarin..çok pratik bir parti, sinema keyfi yiyeceği. Ha birde aç kalan anne yemeği..


2 Şubat 2014 Pazar

Merhaba.

Işte sonunda oldu..

ilk kelimelere dokunmaya başladım  bile.

Uzun zaman oldu kelimelerle selamlamayali dünyayı. Uzun zaman oldu klavyede salinmayali parmaklarim.


 E bunca zaman ne mi yaptım? Ben, beni buldum,tam oldum, eksik parçami yerime koydum, canımdan bir can çıkardım;adını evlat koydum, ben" anne" oldum..

Görüşmeyeli ben büyüdüm.Artik ufacık dertler tasalar, minik can acıları, biryere gecikme,biraz daha uyuma, alarmı erteleme,yaşamdan sıkılma gibi dertlerim yok...Gereksiz endişelerin hepsini ardımda bıraktım, bıraktım ki bu psikopat derecesinde, anlamlandirilmasi güç sıfatı taşıyabileyim.

Anne olmak; bu evrende olunasi en güzel, en zor, en delice en en en ne varsa en o olan şey. Herseyin başına "en" koyarsanız bu anneliktir. Örnekleyelim hemen; en korkunç, en sıradışı ,en büyük, en harika, en inanılmaz.... Hepsi uyuyor değil mi?

Anne olmayanlar bu kısmı saçma buldu, neden korkunç olsun ki? diyorlar.Korkunc hemde çok. Minicik bir canlı ağlıyor canı yanıyor diye camdan atlamak isteyecek kadar,yüzüne bakıp ya birgün ben ölürsem ona ne olur diye düşünüp düşünüp ağlayacak kadar, ben yemesem o yese, o gulse, o sevinse, o hasta olmasa, o o o o o.....diye ölmek ayaklarının altına serilmek isteyecek kadar korkunç bişi. Böyle bir duygu böyle bir aşk yok..Bu konuya derin derin gireceğiz blogda.Bir daldım çıkamıyorum.

Daha nelere mi derin derin dalacagiz? Aşka dalacagiz. Her tür aşka, her tür yaşanabilecek aşka dalacagiz.iliskileri tam orta yerinden tutup iyice kurcalayip duracağız. Mis gibi yiyip anlatmazsam olmaz dediğimiz her yemeği her tarifi paylaşacağız. Bebekleri konuşacağız, anneleri,babaları, kocalari, kaynanalari, Gelinleri, patronları, son çıkan filmleri,şarkıları.. Kısaca hayatı yaşayacak sonra yazacagiz birlikte..sizinle, sizden gelenlerle ilham alarak,zevkle yazacagiz..

Yıllar sonra geri döndüm yazılarıma. Bekleyen dostlara merhaba, beklemeye,  yeni tanıyanlar merhaba..Merhaba yaşamaya Merhaba yazmaya. MERHABA!!

Çok hoş buldum, hem de çok hoş.